25 Ekim 1894 yılında Sivas‘ta, kör gözlerini dünyaya açmıştı Aşık Veysel. Annesi Gülizar hanım, babası Ahmet beydi. Doğduğu andan itibaren aksilikler peşini bırakmadı.
O yılların vebası çiçek hastalığı yüzünden iki kız kardeşini de kaybetti. Daha sonra aynı hastalıktan, 7 yaşında tek gözünü kaybecekti.
Aksilikler peşini bırakmıyordu Veysel Şatıroğlu‘nun. Bir süre sonra elim bir kaza sonucu diğer gözünü de kaybedip, yaşarken hayata gözlerini yumacaktı. Babası Ahmet bey, oğluna oyalanması için bir saz alacaktı. Artık sevenlerine, aşıklara gönül gözünden konuşacaktı Aşık Veysel. “Beni hor görme kardeşim, sen altınsın ben tunç muyum.” diyecekti.
Derdini herkese anlatmayacak “Anlatamam derdimi dertsiz insana. Dert çekmeyen dert kıymetini bilemez. Derdim bana derman imiş bilmedim. Hiç bir zaman gül dikensiz olamaz” diyerek yüreklerimizi dağlayacaktı.
Bağlamayı ilk babasının arkadaşı olan Çamşıhılı Ali‘den öğrendi Veysel ve başka ozanların türkülerini çalmaya başladı. 40’lı yaşlara doğru kendi kalbinden dökülen sözcükleri besteledi bizler için. Kendi bestelerini çalmaya başlayan Aşık Veysel, o yıllarda Aşıklar Bayramı‘nda ve Atatürk için sölediği türküyle birlikte namı gitgide arttı. Artık sadece kendi köyünde değil, tüm Türkiye‘de tanınıyordu Veysel.
Hayatı karanlıktı Aşık Veysel‘in. Ailesi kendi kardeşlerinin bakamayacağını düşünüp, evlendirmek istedi. Veysel bir akrabasının kızı olan Esma hanım ile evlendirildi. Ancak olumsuzluklar peşini yine bırakmadı. Yeni doğan erkek çocuğunu kaydetti usta ozan; daha sonra da anne ve babasını kaybederek zaten karanlık olan hayatı zifiri karanlığa büründü. Ailesinin vefatı üzerine eşinin de başka biriyle kaçması üzerine tamamen perişan olan sanatçı, kendisini türkülere adadı.
Gönül Gözünden Konuşan Usta Ozan: Aşık Veysel
Eşi terk ettiğinde iki aylık kız çocuğuyla kaldı Aşık, ancak kısa süre sonra o da hayata gözlerini yumdu. Aşık Veysel‘in artık yanık türkülerini sevenleriyle paylaşmaktan başka hiç bir şeyi kalmamıştı.
Çocuklarının ölümü, eşinin bırakmasıyla birlikte memleketini terk edip arkadaşlarıyla birlikte başka bir köye yerleştiler. Burada da dolandırılan usta ozan, parasız bir şekilde hayatını idame etmeye çalıştı. 1931 yılında katıldığı halk şiirleri bayramıyla birlikte hayatı bir anda düzeldi. Maddi anlamda hayatını düzene sokan Veysel, Gülizar hanımla hayatını birleştirdi.
Türkülerinde her konuya değinen Aşık Veysel, 1941 – 46 yılları arasında Köy Enstitülerinde bağlama ve halk türküleri dersleri verdi.
1965 yılında TBMM‘nin kararıyla çıkarılan özel bir kanunla, kendisine maaş bağlandı. Veysel Şatıroğlu, 21 Mart 1973 tarihinde hayatını kaybetti.