Sinema tarihine yön vermiş yönetmenlerin başarılarının sırrı ne diye düşündünüz mü? Kuşkusuz birçok şey sayılabilir; ama biraz “farklı” olmaları gerçeğini de unutmamak gerekir.
“Biri bize Otomatik Portakal’ın, Pulp Fiction’ın kafasını açıklasın lütfen!” demeden önce, kameranın arkasındaki özel yönetmenlerin normal hayatındaki değişik takıntılarına bakmakta fayda var. Sizler için yönetmenlerin garip takıntılarını derledik.
Stanley Kubrick
Kubrick’in çok korkak olduğu çalıştığı kişiler tarafından hep söylenegelmiştir. Mikrop korkusundan hasta olanın sete girmesini yasaklarken, kaza korkusundan şoförünün arabayı hızlı sürmesi yasaktı.
Alfred Hitchcock
Sette plastik tabak ve bardak kullanılmasını yasaklayan Hitchcock, çayını içtikten sonra fincanını omzunun üstünden arkaya fırlatıp parçalaması takıntısı ile biliniyor. Bunların yanından Hitchcock’un çektiği her filmde küçük de olsa görünmesi, sıkı takipçileri tarafından bilinen bir takıntısı.
Wes Anderson
Kendine has tarzıyla filmlerini gördüğümüz an ona ait olduğunu anladığımız yönetmen Wes Anderson’ın olayı, simetri. Anderson’ın kamerasında yer edinen her şey tam “ortada”.
Woody Allen
Bir diğer “korkak” yönetmen olan Woody Allen; mikroplar, böcekler, gemi ve uçak gibi ulaşım araçları, pamuklu nevresimler ve parlak renklerden korkuyor. Bunları tetikleyen ise Allen’ın en büyük sorunu: Ölme korkusu.
Quentin Tarantino
Tarantino’nun takıntısı ise filmlerinden de anlaşılacağı üzere “ayak”. Tarantino, Ucuz Roman (Pulp Fiction, 1994) Jackie Brown (1997), Kill Bill (2003) gibi filmlerinde çektiği ayak sahneleri ile söylentileri doğruluyor. Set dışında da oyuncuların ayaklarını çektiği söylentiler arasında.
Charlie Chaplin
Chaplin garip kıyafetlere olan ilgisiyle biliniyordu. Kıyafetlerini –çorabı dahil olmak üzere- değiştirmeden haftalarca yaşayan Chaplin, kıyafetlerini giyebildiği yere kadar giyiyordu. Kötü kokusu yüzünden bazı yönetmenlerin onla çalışmak istemediği söyleniyordu.
Martin Scorsese
Hem sayı hem uçak korkusu olan Scorsese, sayısal olarak uğursuz bulduğu günlerde uçakla uçmayı reddediyor.
Federico Fellini
Fellini “öteki dünya” takıntısı ile biliniyordu. Fellini, medyum eşliğinde ruhlar alemi ile ilişki kurmaya çalıştığı söyleniyordu. Hatta öyle ki İtalyan kahin Gustavo Adolfo Rol’un müridi bile oldu.
Ingmar Bergman
Bir diğer hayalet korkusu olan ve filmlerinde sıklıkla ruhlara yer veren Bergman, İsveç’te bulunan evine iki ruhun dadandığını iddia ediyordu.
François Truffaut
Truffaut’un takıntısı değil ama düşkünlüğü “kadınlar”dı. Çapkınlığı ve “esnek cinsel hayatı” ile bilinen Truffaut, filmleri kadar yatak odası ile de konuşuluyordu.
D.W Griffith
Irkçılığı ile bilinen Griffith’in en büyük takıntısı kellikti. Kendine özel bir hasır şapkası olan yönetmen, güneşin saçlarını beslemesi için bunları takardı